Spektrum
(spectre) Latince’de “görüntü” veya “hayalet” anlamına gelir. Gözümüzün ayırt
edebildiği renk tayfı bir görüntü iken, gözümüzün algılamadığı farklı renkler
bizim için bir nevi hayalettir. Hayalet renkleri algılamak olanaksızdır; ta ki
araya hayal gücümüz girene dek…
Hare,
bu renklerden ve bu renklerin ışıklarından oluşan bir gezegen. Göz ayırt
edemediği için Hare’yi ne bir teleskop görüntüleyebilir ne de bizler
görebiliriz. Ona ulaşmanın tek yolu hayal etmekten geçer. Bu renkler hem
şifalıdır, hem de ışık varlıklarıdır.
Lurka,
Erkan, Yakıb, Akana, Zuhr, Narka ve İlge renkleri, bu renklerin adını taşıyan
ışık varlıkları Lû’lar aracılığıyla ruha dokunur. Beden, nasıl Dünya ile
uyumluysa, ruh da Hare ile uyumludur. Renkleri solan bir ruh, bedeni terk edene
kadar ışığa bulanmak için, şifalanmak için, kendini gerçekleştirmek için
Hare’nin renklerini giymelidir.
Şule
Alkış’ın yazdığı Hare‘de
bir kadının çocukluğundan itibaren Hare’ye ve Lû’larına ulaşmasına, renklerle
şifalanmasına dair öyküler bulunuyor. Kitaptaki öykülerde kahramanın her bir
Lû’ya ulaşmasıyla birlikte travmalarından, korkularından arınmasına tanık
olacaksınız.
Fakat
bu kitap, her şey için yalnızca bir başlangıç…
Arka Kapak Yazısı:
Özüne
kazımak istediğin duyguları yaşamaktan korkma.
Her
duygu, antrenmanıdır ruhunun.
Duygularının
rengini söyleyebilir misin mesela?
Görünür
olsalardı ne renk olurlardı acaba?
Ona
baktığında hissettiğin duyguyla, onun sende hissettikleri aynı mı?
Belki
de değil…
Hatta
muhtemelen değil…
Üzülme,
çünkü “anlam” herkes için farklı…
Beklentiler
de öyle…
Bir
düşün bakalım, belki sevdiğin o değil, ona karşı beslediğin duygulardır, olamaz
mı?
Olur…
Ondaki
duygunu o sanıyorsundur belki kim bilir…
Halbuki
gerçek olan duygundur, o değil…
İkisiyle
de tanışmaya hazır mısın?
YORUMLAR